Sohbet Girişi


* Şifreniz yoksa boş bırakın. ESKİ SÜRÜM İLE BAĞLAN

Son Satırın Sessizliği


Son Satırın Sessizliği

Son Satırın Sessizliği

Ben seni bekliyordum,
yapraklar dallarından kopuyordu bağıra bağıra.
Mevsim, turuncu paletini üzerine giyerken
ıhlamur kokusu yayılmıştı mutfağa.

Üşüyordum, ağlıyordum,
gelmemiştin.
Mevsim bu defa beyaz bir meleğe dönmüştü,
donmuştu hislerim
sen duymadın.

Şimdi, dalın ucunda bir tomurcuk titriyor.
Yağmurlar, toprağın kalbini uyandırırken
gökyüzü eski mavisini hatırlıyor.
Ben, hâlâ kapının önünde
adını fısıldayan rüzgârın soğuk sesinde
seni yeniden bekliyorum.

Mevsim, üşümeden gel…
Sesinle inlesin gökyüzü,
adımlarına susamışken yollar,
begonviller sana benzemişken

Gel ki;
gökyüzü sabrını bırakabilsin.
Gel ki;
mevsim neden güzel elbise giydiğini hatırlasın.

Kuşların kanatlarında,
seninle yazılmış bir şarkı çırpınıyordu.
Ve…
Güneş sana benzediği için,
daha az doğuyordu buralara.
Ben seni terk ediyordum.

Ismarlama yağmurlara
gerek duyar mı hiç toprak ana?
Gelmesen de olur.
Zaten begonviller,
kimseyi çağırmadan da açıyordu her bahar
yağmurunu özleyen toprak gibi…

Sen gelme.
Güneş bir başka güzel bu sabah.

Huri Çalışkan



Bir cevap bırakın.