Sohbet Girişi


* Şifreniz yoksa boş bırakın. ESKİ SÜRÜM İLE BAĞLAN

Gösterilmeyen Sevginin Pişmanlığının Hikayesi - Pişmanlığın Hikayesi


Gösterilmeyen Sevginin Pişmanlığının Hikayesi

Gösterilmeyen Sevginin Pişmanlığının Hikayesi

Sabah uyandığında midesinde bir yanma hissetti. Yanmanın nedeni akşam yedikleri değil, uyanır uyanmaz bugün yapacaklarının aklına gelmesiydi. Bugün, 2 yıldır götürmeye çalıştığı bir birlikteliği bitirecekti. Aslında bunu yapmakta geç bile kalmıştı.
‘Bitmeli!’ dedi içinden.

‘Hergün bu tatsız uyanış bitmeli!’ Genç adam bunları düşünürken suratı şekilden şekile giriyordu. Süratle giyinerek dışarı çıktı. Bugüne kadar hiç bekletmemişti onu, şimdi de bekletmemeliydi. İstanbul, soğuk ve yağmurlu bir Nisan ayı yaşıyordu. Genç adam gök yüzüne bakarak iç geçirdi; ‘Bulutlar bizim yaşayacaklarımızı biliyor,onlar bile ağlıyor halimize…’


Artık Kadıköy iskelesindeydi. Birkaç dakikalık beklemeden sonra karşıdan kız arkadaşının geldiğini gördü. Şimdi midesindeki ağrı daha da artmıştı.


Beşiktaş’a geçtiler. Yolculuk sırasında hiç konuşmadılar. Genç kız, sevgilisinin bu durgunluğuna anlam verememişti. Nereden bilecekti ki bugün ayrılık çanlarının çalacağını…


Beşiktaş’a geldiklerinde bir cafe’de oturdular. Genç kız anlamıştı sevgilisinin kendisine birşey söylemek istediğini. ‘Bana bir şey mi söylemek istiyorsun?’ diye sordu. Genç adam, gözlerini kaçırarak ‘Evet.’ dedi. Genç kız heyecanlanmıştı, biraz da sinirlenerek ‘Söylesene, ne diye bekliyorsun?’ dedi. Genç adam içini çektikten sonra ‘Sence biz nereye kadar gideceğiz?’ diye sordu.

Genç kız, ‘Bunu sorma gereğini niye duydun?’ diye yanıt verdi. Genç adam söze başladı:
‘Birkaç ay önce akşam 23.00’te sana telefon açıp senin için yazdığım şiiri okumak istemiştim. Sen bana ‘Sırası mı şimdi canım yaa, işin gücün yok mu?’ demiştin. Biliyor musun, o an nakavt olan bir boksör gibi hissettim kendimi. Özür dileyip telefonu kapatmıştım. Daha sonra benden bu şiiri hiç istememiştin. Geçenlerde hasta olup yataklara düştüğümde arkadaşlarımla birlikte sende gelmiş, Meral’in ‘Sen şanslısın, sevgilin sana bakar.’ sözüne ‘İşim yok da sana mı bakacağım, annen baksın.’ demiştin. Hatırladın mı?


Genç kız, ‘Biliyorsun, ben duygusallığı sevmiyorum. Hem hasta bakıcı gibi göründüğümü kimse söyleyemez.’ diye yanıtladı. Genç adam güldü, ‘Evet canım, haklısın. Zaten olmak istesen de, bu kalbi taşıdığın sürece hasta bakıcı, hemşire falan olamazsın.’
Genç adam devam etti…

‘Bana şimdiye kadar kaç kere sabahın erken saatlerinde güzel sözcüklerden oluşan bir mesaj cektin? Hiç! Hatta günün hiçbir saatinde çekmedin. Duygusallığı sevmeyebilirsin. Ama sen, seni seven insanları da mutlu etmeyi sevmiyorsun. Halbuki ben senin tam tersine, kendimden çok insanları mutlu etmeyi seviyorum. Seni tanıdığımdan beri her sabah, her akşam, her gece, yani seni andığım her saat tatlı bir mesajım vardı senin için biliyor musun? Seninle ben akla kara gibiyiz.’ Genç kız anlamamıştı, ‘Yani ne istiyorsun benden, şair olmamı mı?’


Genç adam tekrar gülümsedi içinden. Dün geceki ayrılık kararının ne kadar doğru olduğunu düşündü. ‘Hayır.’ dedi, ‘Şair olmanı istemiyorum. Olamazsın da… Biz ayrılmalıyız. Ayrılırsak, ikimiz için de en hayırlısı bu olacak.’
Genç kız şaşırmıştı, ‘Neden ama? Ben seni seviyorum. Senin de beni sevdiğini sanıyordum.
Genç adam iç çekerek ‘Hayır canım, sen beni sevdiğini zannediyorsun. Eğer beni sevseydin, şimdi başka şeyler konuşurduk’ dedi.
Genç kızın gözleri yaşarmıştı. Genç adam cebinden çıkarttığı mendili uzattı, genç kız gözyaşlarını silerek ‘Sen bilirsin, umarım beni bir başkası için bırakmıyosundur…’ dedi.


Genç adam ‘Nasıl böyle birşey düşünürsün, senden başka kimse olmadı ve uzun zaman da olacağını sanmıyorum.’ yanıtını verdi. Genç adam ve genç kız iki sevgili olarak oturdukları bu masada artık iki yabancıydı. Birkaç dakika sessizce oturdukdan sonra genç kız ‘Tamam o zaman, sana mutluluklar dilerim.’ diyerek elini uzattı. Genç kızın sesi ve eli titriyordu. Genç adam, ‘İstersen arkadaş kalabiliriz.’ dedi. Birbirlerine son kez sarıldılar.
Genç adam doğru yaptığına inanıyordu. Eve döndüğünde yürümekten bitap bir haldeydi. Odasına girdi. Gece bitmek bilmiyordu. Sabah erken kalkıp işe gidecekti, uyumalıydı. Birkaç saat sonra uykuya dalmayı başardı. Sabah 7’de saatin ziline uyandı. Evden çıkacağı zaman cep telefonuna baktı, mesaj ve 10 cevapsız arama vardı. Yorgun olduğu için duymamıştı telefonun sesini. Aramalar ve mesaj sevgilisindendi. Heyecanla mesajı açtı, şunlar yazıyodu:


Sadece onları sevmeyi sevdim
Hepsini onlarsız yaşadımda
Bir seni sensiz yaşayamıyorum
Bu aşkı tek kalpte taşıyamıyuorum
Sana yemin güzel gözlüm, bir tek seni sevdim
Ve seni severek öleceğim,elveda birtanem…

Genç adam şaşırmıştı. Onu tanıdığı günden beri ilk defa şiir alıyordu ve üstelik sabahın beşinde yazmıştı. Heyecanla onu aradı, telefonu yabancı bir ses açtı. Genç adam ‘Nalan’la görüşebilir miyim?’ dedi. Ama karşıdaki ağlıyordu, hıçkıra hıçkıra hem de…

Ben onun annesiyim yavrum, kızım bu sabah intihar etti. Gece sabaha kadar birilerini arayıp durdu. Sabah odasının ışığını sönmemiş görünce girdim. Yavrum kendini asmıştı…
Genç adam beyninden vurulmuşa döndü. Bir gün önceki mide ağrısının iki katını çekiyordu şimdi. Olduğu yere yığılıp kaldı…


Birkaç ay sonra iki doktor konuşuyordu hastanede. Doktorlardan biri diğerine karşıdaki hastanın durumunu soruyordu. Doktor yanıt verdi…
‘Haaa, o mu? Üç ay önce getirdiler. Kendisi yüzünden bir kız intihar etmiş. O günden sonra cep telefonunu hiç elinden bırakmamış. Devamlı birşeyler yazıp birine yolluyor. Geçenlerde merak ettim. O uyurken, gönderdiği numarayı aradım. Numara 3 ay önce iptal edilmiş. Gelen mesajlarda bir şiir var. Bu adam duygusal mı bilmem, ama benim anladığım kadarıyla şiiri yazan çok duygusal biriymiş…’



Toplam 1 Yorumlar
Jkl

Uzun Zaman önce bu yazıyı başka bir sitede paylaşmıştım.. Ağlamaktan gözlerim şişmişti.. Yine aynı duyguları yaşadım.. Efendimiz ASV buyuruyor ki.. Kişi sevdiğini, sevdiği kişiye söylesin... İçine atmamak lazım bazı duyguları.. Sonucu ne olursa olsun alacağı cevap ne olursa olsun....

Bir cevap bırakın.