Sohbet Girişi


* Şifreniz yoksa boş bırakın. ESKİ SÜRÜM İLE BAĞLAN

Hoşçakal Gönlümün Nazlısı - Gidiyorum buralardan - Hoşçakal Siiri


Hoşçakal Gönlümün Nazlısı

Hoşçakal Gönlümün Nazlısı

Gidiyorum buralardan yalınayak ve üzgün
önümdeki uçurumlara aldırmadan…
asi… onurlu… ve ümitsiz…
Bu şehri, bu yıldızları, bu düşleri
bu hüznü, bu kederi terk ederek gidiyorum
onurumu koyup başımın üstüne
kör bakışlardan, sahte dostluklardan
yalan hesaplardan uzaklara gidiyorum
hoşça kal ayak izim, gönül gizim, yürek sızım
hoşçakal…

Varsın hayallerim kurduğum yerde kalsın
o gerçekleşmeyen hayallerim.
ardımda yaralı bir yürek
kederli bir ömür
ve yoksul anılar bırakarak
çocuklara veremediğim umudum
yarınlara taşıyamadığım sevdamla çekip gidiyorum işte
hoşçakal gönlümün nazlısı, bağrımın sızısı hoşçakal…

Gidiyorum başım önümde, gözümde nem
duramam artık ey aşk, ey sevdiğim
hüzne ve kedere boğulduğum bu şehirde duramam.
hiç bir anı kabul etmiyor beni
bedenim buz gibi soğuk
yüreğim paramparça keder
kış kadar soğuk ellerim
ardımda yoksul bir sevda
ve bana ait ne varsa bırakıp ardımdan gözü yaşlı
çekip gidiyorum işte
hoşça kal anlımın yazısı, kaderimin küskünü
hoşçakal…

Bütün yaprakları dökülmüş
dalları kırılmış bir ağaç gibi hıçkırarak
ve bırakarak ardımdan sırtımı yasladığım
çınar ağacını yaslı
meçhule giden acılar yüklü bir gemide
uğuldayan rüzgarlara sarıp sesimi
şarkıların sustuğu, aşkların vurulduğu
limanlara gidiyorum sevdiğim
hoşça kal kırık sazım, sevdamın yaralı türküsü
hoşçakal

Bir yıldız daha kaymadan gözlerimden
sönmeden yüreğimde bir arzu daha
ıssız bir köşede bırakıp kırgın gülüşlerimi
düşlerimi hüzünlü bir fotoğrafa yükleyip
çekip gidiyorum işte ey aşk, ey sevdiğim…

Bir daha yağmamalı bu ihanet yağmurları
ağlamamalı bu yürek bir daha
yüreğimdeki acıları başka bir acıyla sarıp
alıp dağların ve yıldızların gölgesini yanıma
yüzümde kış, bakışlarımda kar
yorgun akan bir ırmak misali
kimsesiz sokaklara bırakıp yalnızlığımı
gidiyorum sevdiğim
hoşça kal gecelerimin yıldızı, karlı dağların yalnız kızı,
canımın özü, gönlümün gözü yar
hoşça kal…

Bütün borçlarını ödedim bu sokakların, alacağımı aldım
geri dönmez bir mevsimdeyim artık
duramam ey aşk
bu şehre sığamam bu hüzünle
yoksa acılar üşütür beni
kar kavurur anılarımı
donar bakışlarım
üşürüm… üşürüm ey aşk

Sorma nereye, hangi dağın ardına?
ne kadar uzağa varır yolum?
kim yoldaş olur bana?
dönüp gelir miyim yine bahar geldiğinde?
çiçek açtığında mor dağlar
sorma! …

Bak akşam
vakit tamam
uzak yıldızlara gözlerimi
ayışığına sessiz gölgelerimi bırakıp
yazıp gözyaşlarımı sabah çiğlerine
sazımdaki hüznü, içimdeki sızıyı
boynu bükük karanfilimi basarak bağrıma
yüreğimin yangınını bırakıp rüzgarlara
çekip gidiyorum buralardan
hoşçakal nazlı çocukluğum, sevdalı gençliğim
bağrımın ateşi, kalbimin ahı, mühür gözlü yar
hoşçakal…
hoşçakal…

Nuri Can



Bir cevap bırakın.